Katliam Yasa Tasarısı’nın Meclis gündemine getirildiği 23 Mayıs tarihinden bu yana İstanbul,
Ankara, Antalya ve Alanya’da, mahalle sakinlerimiz, dostlarımız köpeklerin tecrit ve
öldürülmelerine karşı sokaktayız, isyandayız.
2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun, hayvanlar lehine
olan birkaç maddesini dahi uygulamayan belediyeler, denetlemeyen Tarım Bakanlığı ve yasal
sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm paydaşların ihmallerinin bedelini köpeklere kesmeye
çalışan ve onları yok ederek çözümü bulduğunu sanan iktidar grubuna hatırlatıyoruz: BİZ BU
PLANI BOZARIZ!
Yasanın öngördüğü şekilde geçici bakımevleri kurmadınız. Var olanlarda köpekleri tedavi
etmediniz, kısırlaştırmadınız, aldığınız yere bırakmak yerine dağlara, ormanlara, köylere,
bilinmeze attınız. Geçici bakımevlerini ölüm kamplarına, toplama merkezlerine, işkence
hanelere çevirdiniz.
Bugün size, “doğal yaşam alanı” “güvenli ve sevgi dolu bakımevleri” güzellemeleriyle
bahsettikleri barınak gerçeklerinden bahsetmek istiyoruz. Ankara ile başlayalım:
Belediye başkanı seçilirken hayvanları koruyacağına söz veren Ankara Büyükşehir Belediyesi
Başkanı Mansur Yavaş sözünde durmadığı gibi, Ankara’da sokakta yaşayan hayvanları yıllardır
kanuna aykırı şekilde toplatıyor. Kısırlaştırma yapmadan küpe takılan çok sayıda köpeğin ise
hamile kaldığına şahit oluyoruz. Basına verdiği demeçlerin çoğunda “hayvanları ve hayvan
severleri sevdiğini” belirten Mansur Yavaş, kedi – köpek fark etmeksizin hayvanların berbat
koşullarda yaşamasına izin veriyor. Barınaklara kapatılarak hapsedilen köpekler, şehirden,
insan bakımı ve şefkatinden uzak bölgelerde açlığa, susuzluğa ve hastalığa mahkum ediliyor.
Türkiye’de “bir ilki başardığını” söyleyerek reklamını yaptığı “bakımevi” adı altındaki dev
toplama kampını ise sel basıyor. Burada yüzlerce hayvan daracık alanlara hapsedilirken, tecrit
merkezinin ardındaki rant da gizemini koruyor.
İktidar zihniyetinden farkı kalmayan Yavaş, göreve geldiği günden beri hayvanların özgür ve
sağlıklı yaşam hakkına saygı duymayarak, orman alanlarındaki inşaatlara devam ederek
şehrin birçok bölgesini ranta açmaya devam ederken, “kedi kasabası” yapma projesinden de
bahsediyor.
Mansur Yavaş, “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” kanun maddesini uygulamadığı için pek çok
belediye gibi suç işliyor. “Hayvan severler de elini taşın altına koymalı” diyerek, 20 yıldır
belediyelerin yerine getirmediği yasal yükümlülükleri, tüm zorluklara rağmen üslenmek
zorunda kalan gönüllüleri tefe koyuyor.
Yavaş’a ve kanunun 6. Maddesini uygulamayan tüm belediye başkanlarına sesleniyoruz:
Belediyenizde hayvan zulmünü büyüten değil, beraber yaşama kültürünü savunan bir başkan
olmanızı istiyoruz. Esaret ve işkence ile eşdeğer olan “misafir etme” anlayışınızı bir an önce
değiştirerek sizi, 6. maddeyi uygulamaya çağırıyoruz! KISIRLAŞTIR, AŞILAT, YERİNDE YAŞAT!
Biz hayvan hakları aktivistleri olarak, yıllardır kendi imkanlarımızla yasanın belediyelere
yüklediği “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” ilkesine bağlı kalarak, elimizi koymamızı istediğiniz
taşın altında eziliyoruz. Bizi ezen; hayvanların yaşadıkları mağduriyetin yarattığı travmaların
dışında sizler gibi esas sorumluların, görevlerini yerine getirmemesiyle büyüyen yüktür. Bu
ağır yükün altında sadece ellerimiz değil, tüm ruhumuz, tüm bedenimiz eziliyor. Bizler
aklımızla, bedenlerimizle ve tüm gerçekliğimizle dostlarımızın yanındayız! Sokaktayız! Siz de
bu tarihi sorumluluğun karşısında pozisyonunuzu iyi belirleyin! Sağduyunun ve bilimin sesini
dinleyin! Muhataplarınızı doğru belirleyerek esas sorumluları cezalandırın, insan olmayan
hayvanları değil!
“Ötenazi” , “Uyutma” gibi yumuşatılmış, sanki köpekler mışıl mışıl uyuyacakmış gibi
göstermeye çalıştığınız, aslında acı çektirerek, nefeslerini keserek öldürmeyi planladığınız ve
bu suçu “GEÇİCİ BAKIMEVLERİ”nde, toplu şekilde gerçekleştirmeyi düşündüğünüz dostlarımız
köpeklerin tek bir tüyünü size vermeyeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz: TOPLAYAMAZSIN,
HAPSEDEMEZSİN, ÖLDÜREMEZSİN!
